BuldanliyizBiz.TR.GG | Güncel Haber Siteniz
  Düğünlerimiz
 
Evlenme birbirini beğenen ve  ailelerince de uygun görülen iki gencin nişanlanmasıyla başlayan nikâh ve düğünle sona eren sosyal bir olaydır.
Görücüler bir süre devam eden inceleme sonunda amaçlarını kızın annesine anlatırlar. Kızlarının sözlü olup olmadığı annenin "nasipse çare bulunmaz" sözünden anlaşılır. Kız evi dönüşü görülenler değerlendi­rilir, iş çöp çatan denen aracı kadınlara bırakılır. Bunlar taraflar arasındaki pürüzleri hallederler. Nihayet erkekleriniz gelsin, sözü alınır. Erkek tarafı hatırı sayılır ağzına laf yakışan birkaç erkeğini kız evine gönderir.Bir süre sohbetten sonra grubun
sözcüsü “Allah'ın emri, Peygamberimizin kavli, İmam-ı Azam’ın içtihatı üzerine kızınız…” diye söz keser. Gelenlere söz kesim belirtisi olarak tutu adı verilen ve kız tarafından  işlenmiş mendil verilir.
Söz kesiminden sonra nişan hazırlıkları başlar. Erkek tarafı gücü oranında kıza altın, bilezik, küpe, altın zincir, pırlanta ve yüzük ile çeşitli giysiler alır. Kız tarafı da erkeğe gömlek, çorap, mendil, saat, yüzük gibi çeşitli eşyalar alırlar. Ayrıca kızın da, oğlanın da annesi, babası ile çok yakın akrabalarına da hediyeler alınır. Nişan bozma işi yakın bir kasaba ve şehirde görülür. Bu alım satıma tarafların yakınları katılıp, alacaklarını beğenirler. Kız, nişan eşyalarını belli bîr günde giyer, mücevheratı takar. Mücevherat takmayan kızın gönülsüz olduğu anlaşılır. Bunun için kız evi bu duruma çok dikkat eder.
Nişanlılık devrinde kız tarafının yakınlık durumuna göre “sini kaldırma” geleneği yerine getirilir. Sini, pekmezle yapılmış baklavadır. Bunun adı Buldan'da “saraylı”dır. Kız evince hazırlanan sinilere kızın arkadaşlarınınki de eklenerek oğlan evine davullu zurnalı dağıtılır. Oğlan evi, saraylıyı akrabalarına, tanıdıklarına dağıtır. Buna “ağız tadı” da denilir. Bir kaç gün sonra saraylı gönderilenler topluca kız evine giderler, eller öpülür, hediyeler verilir. Bu geleneğe de “el öpüşü” denir. El öpüşüne erkekler katılmaz..
İlçe çevresinde para ile kız alıp verme yoktur. Nişanlılık devresi Kurban Bayramı’na rastlarsa oğlan evi kız evine iyi besili bir kurbanlık gönderir. Kız evi düğünden sonra bu geleneğe ilk kurbanda karşılık verir. Son zamanlarda nikah ve düğün bir arada yapılmaktadır. Birkaç saatte yapılan bu törene “şeher usulü” denir. Böyle düğünlere köylerde rastlanmaz. Düğünler genellikle sonbahar ve kış aylarında yapılır. Düğün zamanı söz kesim anında ya da nişanlılık devresi içinde karara bağlanır. Düğünden birkaç gün önce gerek kız gerekse oğlan tarafı tüm akraba ve dostlarına “çağrı” (oku) gönderir. Okular düğün sahibine ekonomik durumunca kişinin yakınlık derecesi veya mevkiine göre havlu, mendil, sabun, şeker, üstlük gibi şeylerle olur. Son zamanlarda oku’lar genellikle davetiye  şeklinde yapılır. Düğüne katılanlara “okucu” denir.
Düğün evinin damına asılan çeşitli renkli greplerle süslü bayrak düğünün başladığını bildirir. Düğünlerde davul, zurna, saz, sipsi, cümbüş gibi çalgılar çalınır. Son zamanlar da boru, klarnet, bateri gibi çalgılar da çalınmaktadır. Bu müzik topluluğuna “tam çalgı” denir.
Düğünler haftanın cuma, cumartesi, pazar günleri olmak üzere üç gün sürelidir. Davul ve zurnacılarla karşılanan okuyucular cumartesi günü gelirler. Törene katılanların getirdiği hediyeler ilgi ile karşılanır. Düğün süresince kazanlar kaynamaya başlar. Tören süresince yemekler düğün evinde yenir. Gençlere içki masası kurulur.
Gelin alma gününden bir gün önce oğlan evinin avlusunda veya köy meydanında yapılan eğlence gecesine “maşıla gecesi” denir. Gecede çeşitli oyunlar oynanır. Oyuna kalkanlar çalgıcılara para verirler. Bu usule “para basma” denir. Maşı la gecesinde Arap oyunu, ağa, uşak oyunu ve komikler tarafından güldürücü orta oyunları oynanır. Düğünlerin en ilginç yanı maşı la geceleridir. Öyle ki bu geceye katılmayan olamaz. Eğlenceler gecenin geç saatlerine kadar devam eder.
Maşı la gecesinde kadınlar tarafından kız evinde kına geceleri yapılır. Toplanan kadınlar çeşitli mahalli oyunları oynayıp gelini eğlendirirler. Ayrıca evlenecek gençlere anneleri ve kız kardeşleri kız beğenirler. Damat tarafından geline gönderilen paralar oyuna çıkanlara basılıp, çalgıcıya verilir. Eğlencenin sonuna doğru gelini ortaya oturtup baba evindeki yaşantısıyla, ölmüş yakınlarını hatırlatan deyişler söyleyip ağlatırlar. Bu usule “gelin övmesi” veya “ağlatması” denir.
İlçemizde gelinin göz nuru ile hazırladığı eşyaları, düğünden birkaç gün önce gönderirler ve yerleştirmeye de düğünün bitim günü giderler. Bu çeyizler kadınlar tarafından dikkatle incelenir ve uzun süre bu çeyiz hakkında söylentiler olur. İyi ve kötü diye eksiklikleri söylerler.
Oğlan evinde düğünün son gününde bütün hazırlıklar gelin almak için yapılır. Gelin almaya çıkmadan önce damat, en samimi arkadaşı ile birlikte ortaya çıkarılır. İmam dualar okurken damada para takarlar. Birlikte yapılan ve bir sosyal yardım niteliği taşıyan bu geleneğe “güvey durma” denir.
Güvey durma işinden sonra damat tebrik edilir ve gelin alayı yola çıkar; kız evine varan oğlan evi, bir müddet eğlenip oyunlar oynarken gelin hazırlanır, bir odaya alınır. Oda kapısı kilitlenir, istenen bahşiş verilmeyince kapı açılmaz. Bu geleneğin adına “kapı tutma” denir. Dualarla gelin ata veya arabaya biner.
Arabaya damat, babası, varsa görümce ya da yakınlarından biri biner. Düğün alayı belli yollardan geçerek oğlan evine varır. Arabadan inen gelinin kucağına erkek çocuk (oğlu olsun diye) verilir. Daha sonra bolluk getirmesi için gelinin başına avuç avuç buğday,şeker ve üzüm saçılır. Böylece düğün sevinç içinde geçer. 

Facebook'ta Paylaş
 
  Bugün 5 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı! buldanliyizbiz.tr.gg  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol